Finansajans.com -İstiklal Marşı Ne Zaman Kabul Edildi? Türk ulusunun verdiği en büyük bağımsızlık mücadelelerinden biri olan Kurtuluş Savaşının ardından büyük bir zafer kazanan Türkiye, bu bağımsızlık ve özgürlük mücadelesini taçlandırmak için bir marş yazılmasına karar verdi. İstiklal Marşı Nasıl Kabul Edildi? Kurtuluş Savaşı'nın ve istiklal mücadelesinin ruhunu en iyi şekilde dile getirecek marşın yazılması için ise bir yarışma düzenlendi. Yarışmadan birincilikle çıkan İstiklal Marşı'mızın kabulünün bu yıl 100. yıl dönümü. İstiklal Marşı Bestecisi Kimdir? 100. yıl dönümünde İstiklal Marşı ve İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy'u anmak için çeşitli etkinlikler düzenleniyor. İstiklal Marşı Şairi Kimdir?
1. Dünya savaşının ardından Osmanlı İmparatorluğu ağır bir yara aldı ve toprakları İtilaf devletleri tarafından işgal edilmek istendi. Topraklarını asla bırakmayan Türk ulusu ise tarihin en destansı mücadelelerinden birine imza atarak Kurtuluş Savaşını verdi ve topraklarına göz diken İtilaf devletlerine tarih boyunca unutulmayacak bir ders verdi. Türk'ün gücünü tüm dünyaya bir kez daha gösteren Kurtuluş savaşı,11 Ekim 1922'de imzalanan Mudanya Mütarekesi ile fiilen son buldu ve 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması ile tamamen bitti.
Türk ulusunun bu destansı zaferini taçlandırmak için bir milli marş yazılmasına karar verildi. 1921 yılında, Türk ulusunun yeni milli marşı olacak güftenin yazılması için bir yarışma düzenlendi ve kazanan şaire bir para ödülü kondu. O dönem Burdur Milletvekili olan Mehmet Akif Ersoy ise para ödülünden dolayı yarışmaya katılmak istemedi. Arkadaşlarının ısrarıyla yarışmaya katılan Mehmet Akif Ersoy'un şiiri 724 şiir arasından birinci olarak seçildi. İstiklal şairi Mehmet Akif Ersoy'un şiiri, bazı vekillerin itirazına rağmen İstiklal Marşı olarak kabul edilmiş ve Mehmet Akif Ersoy, yarışmanın sonucunda verilen para ödülünü almamıştır.
Kurtuluş Savaşı'ndan sonra açılan milli marş yarışmasında birinci olan Mehmet Akif Ersoy'un İstiklal Marşı, 12 Mart 1921 tarihinde, yani bundan tam 100 yıl önce, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde milli marş olarak kabul edilmiştir. Meclis kürsüsünden İstiklâl Marşı’nı ilk kez dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver seslendirmiş ve meclis sıralarından büyük bir coşkuyla alkış almıştır.
Türk Ulusunun 100 yıldır milli marş olarak benimsediği, "Korkma" sözüyle başlayan ve Şairin Kurtuluş Savaşı'nın kazanılacağına olan inancını, Türk askerinin yürekliliğine ve özverisine güvenini, Türk ulusunun bağımsızlığa, Hakk'a, yurduna ve dinine bağlılığını anlatan o mükemmel şiirin yazarı, dönemin Burdur Milletvekili Mehmet Akif Ersoy'dur.
İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy, 1911 yılında yazmaya başladığı, tam 22 yılda tamamladığı ve 7 kitaptan oluşan eserine, en ünlü şiiri olan İstiklal Marşı'nı koymayarak, İstiklal Marşının kendine ait bir eser değil, Türk Milletinin milli marşı olduğu mesajını vermiştir.
Türk ulusunun milli marşının güftesi olarak Mehmet Akif Ersoy'un yazdığı İstiklal Marşı seçildikten sonra, marşın bestesi için de bir yarışma düzenlendi. 24 bestecinin katıldığı yarışma zamanın şartlarının kötü olması nedeniyle neticelendirilemedi ve dolayısıyla İstiklal Marşı'na bir beste belirlenemedi. Bunun ardından İstiklal Marşı, ülkenin farklı bölgelerinde, farklı bestelerle okunuyordu. Edirne'de Ahmet Yekta Bey'in, İzmir'de İsmail Zühtü Bey’in, Ankara'da Osman Zeki Bey'in, İstanbul'da Ali Rıfat Bey ve Zati Bey'in besteleri İstiklal Marşı olarak okunmaktaydı.
1924 yılında İstiklal marşının tek bir besteyle okunmasını sağlamak üzere bir kurul toplandı. Bu kurulun kararına göre İstiklal Marşı İstanbul'da okunduğu gibi Ali Rıfat Çağatay'ın yazdığı beste ile okunacaktı. İstiklal Marşı 6 yıl boyunca 1930 yılına kadar bu besteyle okunmaya devam etti. Ancak daha sonra milli marşımızın bestesi değiştirildi. 1930 yılında, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi olan Osman Zeki Üngör tarafından yazılan ve bu gün hala okuduğumuz beste kabul edildi.
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettigi günler hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arsa değer belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!
https://youtu.be/Y75Km7dlt94
İstiklal Marşı Nasıl Kabul Edildi?
1. Dünya savaşının ardından Osmanlı İmparatorluğu ağır bir yara aldı ve toprakları İtilaf devletleri tarafından işgal edilmek istendi. Topraklarını asla bırakmayan Türk ulusu ise tarihin en destansı mücadelelerinden birine imza atarak Kurtuluş Savaşını verdi ve topraklarına göz diken İtilaf devletlerine tarih boyunca unutulmayacak bir ders verdi. Türk'ün gücünü tüm dünyaya bir kez daha gösteren Kurtuluş savaşı,11 Ekim 1922'de imzalanan Mudanya Mütarekesi ile fiilen son buldu ve 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması ile tamamen bitti.
Türk ulusunun bu destansı zaferini taçlandırmak için bir milli marş yazılmasına karar verildi. 1921 yılında, Türk ulusunun yeni milli marşı olacak güftenin yazılması için bir yarışma düzenlendi ve kazanan şaire bir para ödülü kondu. O dönem Burdur Milletvekili olan Mehmet Akif Ersoy ise para ödülünden dolayı yarışmaya katılmak istemedi. Arkadaşlarının ısrarıyla yarışmaya katılan Mehmet Akif Ersoy'un şiiri 724 şiir arasından birinci olarak seçildi. İstiklal şairi Mehmet Akif Ersoy'un şiiri, bazı vekillerin itirazına rağmen İstiklal Marşı olarak kabul edilmiş ve Mehmet Akif Ersoy, yarışmanın sonucunda verilen para ödülünü almamıştır.
İstiklal Marşı Ne Zaman Kabul Edildi?
Kurtuluş Savaşı'ndan sonra açılan milli marş yarışmasında birinci olan Mehmet Akif Ersoy'un İstiklal Marşı, 12 Mart 1921 tarihinde, yani bundan tam 100 yıl önce, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde milli marş olarak kabul edilmiştir. Meclis kürsüsünden İstiklâl Marşı’nı ilk kez dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver seslendirmiş ve meclis sıralarından büyük bir coşkuyla alkış almıştır.
İstiklal Marşı Şairi Kimdir?
Türk Ulusunun 100 yıldır milli marş olarak benimsediği, "Korkma" sözüyle başlayan ve Şairin Kurtuluş Savaşı'nın kazanılacağına olan inancını, Türk askerinin yürekliliğine ve özverisine güvenini, Türk ulusunun bağımsızlığa, Hakk'a, yurduna ve dinine bağlılığını anlatan o mükemmel şiirin yazarı, dönemin Burdur Milletvekili Mehmet Akif Ersoy'dur.
İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy, 1911 yılında yazmaya başladığı, tam 22 yılda tamamladığı ve 7 kitaptan oluşan eserine, en ünlü şiiri olan İstiklal Marşı'nı koymayarak, İstiklal Marşının kendine ait bir eser değil, Türk Milletinin milli marşı olduğu mesajını vermiştir.
İstiklal Marşı Bestecisi Kimdir?
Türk ulusunun milli marşının güftesi olarak Mehmet Akif Ersoy'un yazdığı İstiklal Marşı seçildikten sonra, marşın bestesi için de bir yarışma düzenlendi. 24 bestecinin katıldığı yarışma zamanın şartlarının kötü olması nedeniyle neticelendirilemedi ve dolayısıyla İstiklal Marşı'na bir beste belirlenemedi. Bunun ardından İstiklal Marşı, ülkenin farklı bölgelerinde, farklı bestelerle okunuyordu. Edirne'de Ahmet Yekta Bey'in, İzmir'de İsmail Zühtü Bey’in, Ankara'da Osman Zeki Bey'in, İstanbul'da Ali Rıfat Bey ve Zati Bey'in besteleri İstiklal Marşı olarak okunmaktaydı.
1924 yılında İstiklal marşının tek bir besteyle okunmasını sağlamak üzere bir kurul toplandı. Bu kurulun kararına göre İstiklal Marşı İstanbul'da okunduğu gibi Ali Rıfat Çağatay'ın yazdığı beste ile okunacaktı. İstiklal Marşı 6 yıl boyunca 1930 yılına kadar bu besteyle okunmaya devam etti. Ancak daha sonra milli marşımızın bestesi değiştirildi. 1930 yılında, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi olan Osman Zeki Üngör tarafından yazılan ve bu gün hala okuduğumuz beste kabul edildi.
İstiklal Marşı'nın 10 Kıtası Sözleri (Tamamı)
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettigi günler hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arsa değer belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!
https://youtu.be/Y75Km7dlt94