CİSİMLER EVRENİ MEYDANA GETİRİRLER
Etrafımıza bakacak olursak bizi çevreleyen her şeyin sayılamayacak kadar çok cisimden meydana geldiğini görürüz.
Bu cisimlerle uzaktan yakından mutlak bir ilgimiz olduğunu, duyularımızı etkileyen özellikleri nedeniyle yaşantımızın birer parçası haline geldiklerini çeşitli örneklerle belirtebiliriz.
Üstüne oturduğunuz sıra, yazmak için kullandığınız kalem, tavanda asılı duran lamba, giydiğiniz ayakkabılarla elbiseler, duvardaki tablolar, bunları tutan çiviler ve sayısız benzerleri hep cisimdirler. Bulut, su, yumurta, saçlarınız, elleriniz ve ayaklarınızın tırnakları da cisimdir.
Cisimler, sınırsız sayıda görünmelerine rağmen genel olarak üç grup altında toplanırlar:
Katı Cisimler, sıvı cisimler, gaz cisimler.
Bir cismin hangi gruba ait olduğunu anlamak için onu dikkatli bir şekilde incelemek yeterlidir. Örnek olarak kaleminizi ele alın: Kalem katı cisimler grubundandır. Bunun nedeni özel bir şekle ve hacme sahip olmasıdır. Katı maddeler için pek çok örnek bulmamız mümkündür: Makas, tarak, çiçek, tahıl tanesi, cetvel, cam, tahta gibi…
Şu halde katı cisimlerin tanımını şöyle yapabiliriz:
Kendine özgü şekil ve hacimleri olan cisimler katıdırlar.
Şimdi bir şişe su alarak bunu önce bir bardağa sonra bir tabağa dökün; suyun şekil değiştirdiğini fakat hacmini muhafaza ettiğini görürsünüz, işte bu nedenle su, sıvı cisimler grubuna girer.
Bir motoru çalıştıran yağ, gaz lambasını yakan gaz, termometredeki cıva ve elbiselerdeki lekeleri temizleyen benzin de sıvı cisimler grubunda yer alır.
Bu duruma göre sıvıların tanımını da şöyle yapabiliriz:
Belli bir hacimleri olmasına rağmen içine konulacakları kaba göre şekil değiştiren bütün cisimler sıvıdırlar.
Acaba sigara dumanı nedir?
Duman, öz şekil ve hacmini muhafaza etmez. Dağılmaya olan eğilimiyle, bulunduğu alana yayılır ve içinde bulunduğu kabın biçimini alır.
Tencerede kaynamakta olan sudan çıkan buharda da, mutfakta açık unutulacak bütün gazında da, bir parça iyodun ısıtılmasıyla meydana çıkan buharda da aynı olay meydana gelir.
Bu nitelikte olan cisimler gazdırlar. Şu halde gazın tanımını şöyle yapabiliriz:
Gazların ne özel bir hacimleri nede özel bir biçimleri vardır.
CİSİMLER NEYDEN YAPILMIŞLARDIR?
Cisimler maddelerden yapılmışlardır.
Bir ağırlığı ve hacmi olması nedeniyle duygu organlarımızı etkileyen ve bizleri çevreleyen her varlık maddedir.
Şu halde maddeyi kısaca şöyle tanımlayabiliriz:
Boşlukta bir yer işgal eden ve ağırlığı bulunan her şey maddedir.
İnsanlar kendilerini bildiklerinden beri çevrelerindeki her şeye karşı büyük bir dikkat ve ilgiyle bakmışlardır, ilk ve ortaçağlarda, bilhassa kendi çevrelerindeki maddeleri tanımak için büyük çabalar sarf etmişlerdir. Bunları birer araç olarak kullanabilmek için maddenin ağırlığını, hacmini, yumuşaklığını, sertliğini, sıvı veya gaz oluşunu incelemekle işe başlamışlar ve maddenin bu özelliklerinden çeşitli yararlar sağlamışlardır. Günümüzde insanoğlunun gidemeyeceği mesafelerde dahi ileri teknik olanaklarla araştırmalar yapılmakta böylece Venüs gezegeninin oluşumu dahi tetkik edilebilmektedir.
Bu konudaki çalışmamıza en basit örnek ve bilgilerle başlayalım.
Bir kesme şekeri meydana getiren madde bir tuz kristalininkinden ayrıdır: Birincisi tatlı İkincisiyse tuzludur. Bu durumda çorbaya tat vermek için kullanılan tuzla, kendine has özelliği olan şekerin ayrı maddelerden meydana geldikleri açıkça görülmektedir.
Başka bir örnek alalım: Demir bir çiviyle cam bir bardağı inceleyelim.
Kullanıldıkları nedenler ve şekillerinin ayrı olmasının yanı sıra çivi, bir bardaktan çok farklıdır. Bardak, kırılabilir olması nedeniyle yere düştüğü zaman parçalanır, saydamdır, kolaylıkla çizilmez ve açık havada şekil değiştirmez.
Çivinin ise kendine özgü ayrı özellikleri vardır: Saydam değildir, havayla temas halinde paslanır.
Bu durumda şeker ile tuz gibi cam ile demirin de ayrı öz yapılardan meydana geldikleri anlaşılır.
Şu halde maddeleri birbirinden ayıran niteliklere Özyapı (özdek) denilir.
Yukarıda tetkik ettiklerinizin dışındaki özyapıları da karşılaştırarak bunları sınıflara ayırabilirsiniz.
Etrafınıza bakarak yapacağınız gözlem için pek çok madde sayabiliriz: Tahta, su, hava, kum, yün, pamuk, süt… Şayet bütün maddeleri sayacak olursak bu kitabın sayfaları dolar ve yine de sıralama tamamlanmaz.
TABİAT OLAYLARI
Çevrenizdeki devamlı değişmeye hiç dikkat ettiniz mi? Geçen, her zaman süresince tabiatın görünüşü nasıl da büyük bir değişikliğe uğramaktadır. Zaman hiç durmayan akışıyla tabiat ile birlikte hareket halindedir.
Kendini rüzgara kaptırarak sallanan ağaç dalları, şuraya buraya koşuşarak oynayan çocuklar, hızla geçen otomobiller, uçuşan böcekler, sararıp solan ve düşen yapraklar hep bu durmak bilmeyen hareketi temsil ederler.
Çevremizde meydana gelen ve değişmeleriyle dikkatimizi çeken olaylara tabiat olayları denir.
İlk bakışta olay deyimi kullanıldığı vakit pek çoğunuz büyük bir hadisenin, mesela bir atom bombasının patlatılmasını veya bir afetin ifade edildiğini zannedersiniz.
Ancak bilim dilinde bu kelime pek geniş bir anlam ifade eder ve var olan her olay için kullanılır: Bir yaprağın düşüşü, bir böceğin uçuşu, yontulan bir kalem, yanan bir tahta parçası bizler için büyük bir değer ifade etmemesine rağmen birer tabiat olayı örneğidir.
Pek çok çeşidi olan tabiat olaylarını iki ana grup altında toplamak mümkündür. Şöyle ki; maddenin özyapısında (özdeğinde) bir değişiklik olmaması veya maddenin öz yapısının temelinden değişmesi olaya değişik bir hava verdirir.
İki grup arasındaki farkı daha iyi anlayabilmek için bazı deneyler yapmakta yarar vardır.
FİZİKSEL VE KİMYASAL OLAYLAR
Bir toplu iğneyi aleve tutup bir süre ısıtın. İğne, alevde kaldığı sürece kor haline gelir ve bu halini muhafaza eder. Soğutulur soğutulmaz ilk durumuna döner.
Bir deney tüpüne bir parça naftalin koyup ısıtın; naftalin eriyerek sıvı bir hal alacaktır. Deney tüpünü alevden uzaklaştırıp soğumaya bıraktığınızda, naftalin ilk şekli olan katı durumuna dönüştüğünü göreceksiniz.
Şimdi bir miktar şekeri hafifçe ısıtmayı tecrübe edin. Şeker eridikçe ilk şekli değişmekte ve parlak bir sıvı haline gelmektedir. Ancak ısıtmaya devam edecek olursanız rengin koyulaştığını ve ağdalaşıp esmerleştiğini görürsünüz, işte bu noktada artık geriye dönme yani şekeri soğutarak ilk şekline dönüştürme olanağı yoktur. Kaynatma amacıyla ısıtmaya devam edecek olursanız şekerin ayrıştığını ve içindeki suyun buhar haline gelip uçtuğunu geriye bir karbon çökeleği bıraktığını görürsünüz.
Bütün bu deneylerden elde edilen sonuçlar nelerdir?
Birinci ve ikinci deneyde iğne ve naftalinde bir süre için meydana gelen değişmeyi gördük. Bu değişmeye sebep olan etkenin ortadan kaldırılmasıyla her iki madde de ilk şekillerini aldılar.
Tabiatta bu tür değişimler pek çok sayıda meydana gelir ve fiziksel olay olarak isimlendirilir. Fiziksel olayları fizik dalı inceler.
Üçüncü deneydeyse sonuç ayrı olmuş; şeker, temelinden değişikliğe uğramış, su buharı ve karbon şekline dönüşmüştür.
Bu tür değişimler kimyasal olaylar olarak adlandırılırlar ve kimya dalında tetkik edilirler.
Buraya kadar görmüş olduklarınızı özetleyecek olursak:
1) Tabiatta rastlanan çeşitli değişimler tabiat olayları olarak adlandırılırlar.
2) Maddeleri ve şekilleri değiştirmeyen tabiî olaylara fiziksel olay denir.
3) Maddenin özyapısını temelinden değiştiren ve yeni özellikte maddelerin meydana gelmesine sebep olan tabiî olaylara kimyasal olay adı verilir.